Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
- I want to see you before you go.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- I want to go to America someday.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
- All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
Keşke daha zeki olsaydım.
- I wish I were clever.
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
- I wonder what it feels like to be rich.
Bu düğmeye basarsam ne olur acaba?
- I wonder what happens if I press this button.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence Mary makyaj yapmak için çok genç.
- I think Mary is too young to wear makeup.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.
Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
- I bet Tom would be a good teacher.
Eminim bunu bilmiyordun.
- I bet you didn't know that.
Sanırım onu doğru anladım.
- I think I got it right.
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım kaza geçirmemiştir.
- I hope he hasn't had an accident.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Umarım biri bize yardım etmeye gelir.
- I hope someone comes to help us.
Umarım biri bizi kurtarmak için gelir.
- I hope someone comes to rescue us.
Ağlama. Seni seviyorum.
- Don't cry. I love you.
Hepsinin içinde en çok seni seviyorum.
- I love you the best of all.
Ne demek istediğini anlıyorum.
- I see what you meant.
Sorunun ne olduğunu anlıyorum.
- I see what the problem is.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
Galiba bu kırmızı kazağı giyeceğim.
- I think I will wear this red sweater.
Galiba mektubun şu kitabın altında.
- I think your letter is under that book.
Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
- I think something may have happened to Tom.
Sanırım, biri kapıyı çalıyor.
- I think someone is knocking at the door.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want another girlfriend. I want you.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Garajda sana ihtiyacım var.
- I need you in the garage.
Hayatımda sana ihtiyacım var.
- I need you in my life.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
- Yeah. I think so, too.
Kalmaya itirazım yok.
- I don't mind staying.
İstersen burada uyuyabilirsin. İtirazım yok.
- You can sleep here if you want. I don't mind.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
Onun arabası eyaletler arası yolda bozuldu.
- Her car broke down on the interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.