I didn't mean to give you that impression.
- Sana o izlenimi vermeyi kastetmemiştim.
What is your impression of America?
- Amerika izleniminiz nedir?
His head made an impression on the pillow.
What's your impression, doctor?
- İzlenimin nedir, doktor?
That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.
- -O reklam güçlü bir izlenim bırakıyor-Özellikle müzik.O, kafanın içinde kalıyor.
I have a feeling that he knows the secret.
- Onun sırrı bildiğine dair bir izlenimim var.
I don't have a good feeling about this.
- Bu konuda iyi bir izlenimim yok.
First impressions are important.
- İlk izlenimler önemlidir.
What were your impressions of it?
- Onun hakkında izlenimlerin neydi?
It sounds like she made quite an impression on you.
- Senin üzerinde epeyce bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
It sounds like he made quite an impression on you.
- Senin üzerinde oldukça bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
First impressions matter.
- İlk izlenimler önemlidir.
China gives me many different impressions.
- Çin bana birçok farklı izlenimler verir.