I didn't mean to imply otherwise.
- Başka türlü ima etmek istemedim.
There's an allusion to one of Debussy's works in that song.
- O şarkıda Debussy'nin eserlerinden biri için bir ima var.
The speaker hinted at corruption in the political world.
- Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
The pilot hinted that it might be a UFO.
- Pilot onun bir UFO olabileceğini ima etti.