I didn't mean to imply otherwise.
- Başka türlü ima etmek istemedim.
There's an allusion to one of Debussy's works in that song.
- O şarkıda Debussy'nin eserlerinden biri için bir ima var.
Tom hinted that we should pay for the room.
- Tom oda için ödememiz gerektiğini ima etti.
That was a broad hint.
- O çok belirgin bir imaydı.