i̇lgili

listen to the pronunciation of i̇lgili
Türkisch - Englisch
involving
Present participle of to involve
ilgili
related

Physical changes are directly related to aging. - Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.

I do work related to computers. - Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.

ilgili
concerned

I'm not concerned with that. - Ben onunla ilgili değilim.

Why are you so concerned? - Neden bu kadar ilgilisin?

ilgili
(Hukuk) relevant

The content of his speech is not relevant to the subject. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

I don't see how that's relevant. - Onun nasıl ilgili olduğunu anlamıyorum.

ilgili
interested

Tom said that he was very interested in archery. - Tom okçulukla çok ilgili olduğunu söyledi.

She's very interested in music. - O, müzikle çok ilgilidir.

gökyüzü ile ilgili
celestial
gelgit ile ilgili
tidal
ilgili
associated

There are comments associated with this question. - Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

ilgili
involved

I try to stay involved. - Ben ilgili kalmaya çalışıyorum.

I'm aware of the risks involved. - İlgili risklerin farkındayım.

ilgili
interested (in); concerned, involved; relevant; connected (with), related; concerning, regarding
ilgili
respective
ilgili
pertinent

Tom asked a few pertinent questions. - Tom birkaç ilgili soru sordu.

ilgili
curious
ilgili
(Ticaret) concerning

Concerning this, I'm the one to blame. - Bununla ilgili, ben suçlanacak tek kişiyim.

Concerning this matter, I'm the one to blame. - Bu konuyla ilgili, suçlanması gereken kişi benim.

ilgili
connected with

Mary collects anything that's connected with squirrels. - Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.

ilgili
engage

The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly. - Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.

Tom's parents congratulated him on his engagement. - Tom'un anne-babası onun nişanı ile ilgili onu tebrik ettiler.

ilgili
germane to
ilgili
(Bilgisayar) re
ilgili
attached
ilgili
relating
ilgili
(Bilgisayar) contact

Hey! This is not the right place. You should contact the actual national coach for information regarding this. - Hey! Bu doğru yer değil. Sen bununla ilgili bilgi için gerçek milli takım antrenörüyle temas kurmalısın.

ilgili
with regard to

With regard to the problem, they have another opinion. - Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.

Do you have anything to say with regard to this matter? - Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

ilgili
(Ticaret) regarding

I'd like to point out some problems regarding your suggestion. - Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.

The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army. - Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

ilgili
companion
ilgili
relative

Listen to the facts relative to the issue. - Sorunla ilgili gerçekleri dinleyin.

ilgili
interested in, curious about
ilgili
anent
ilgili
relevant: ilgili evraklar the relevant documents
ilgili
interested, concerned, involved: ilgili kişiler those concerned
ilgili
about

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

I don't know anything about her family. - Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

ilgili
germane
ilgili
connected

Mary collects anything that's connected with squirrels. - Mary sincaplarla ilgili her şeyi toplar.

There was no proof that Fadil was connected to Layla's disappearance. - Fadıl'ın Leyla'nın ortadan kaybolmasıyla ilişkili olduğuyla ilgili hiç kanıt yoktu.

ilgili
pertaining to, related to, connected with, concerned with, relevant to, apropos of
ile ilgili
regarding

The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army. - Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

We are open to all suggestions regarding the new design of the website. - Biz web sitesinin yeni tasarımı ile ilgili tüm önerilere açığız.

ilgili
{i} corresponding
batıl inançla ilgili
superstitious
ilgili olmak
relate
denizcilikle ilgili
(Hukuk) maritime
ile ilgili
relevant to

The content of his speech is not relevant to the subject. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgili olmak
come to
ilgili olmak
be pertinent to
karın ile ilgili
abdominal
meslek ile ilgili
vocational
ilgili bulunmak
respect
babil ile ilgili
Babylonian
beyin ile ilgili
cerebral
britanya ile ilgili
British
eğitimle ilgili
scholastic
hayvanlarla ilgili
animal

You know perfectly well that there are regulations concerning animals. - Hayvanlarla ilgili düzenlemelerin olduğunu çok iyi bilirsiniz.

My son likes books about animals. - Oğlum hayvanlarla ilgili kitaplardan hoşlanır.

ilgili olarak
concerning

There is a rule concerning the use of knives and forks. - Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.

ilgili olmak
belong
inek çiçek hastalığı ile ilgili
vaccine
kader ile ilgili
weird
kavrama ile ilgili
cognitive
kitaplarla ilgili
bookish
konu ile ilgili
germane
kır hayatıyla ilgili
bucolic
sesle ilgili
phonic
standart yapılan eşya ile ilgili
utility
testis ile ilgili
testicular
yönetimle ilgili
administrative
şahdamarlar ile ilgili
carotid
ile ilgili
of
intiharla ilgili
suicidal

Tom never told me he was having suicidal thoughts. - Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.

aile ile ilgili
domestic
anne (ile ilgili)
maternal
avrupa ile ilgili
european
baba (ile ilgili)
paternal
bademcik (ile ilgili)
(Anatomi) tonsillar
basil (ile ilgili)
(Biyoloji) bacillary
bel ile ilgili
(Tıp) lumbar
belediye/kent ile ilgili
municipal
besin (ile ilgili)
pabular
büro işleriyle ilgili
clerical
cenin (ile ilgili)
foetal
ceza ile ilgili
penal
demirle ilgili
ferrous
deri ile ilgili
(Denizbilim) dermal
dorsum ile ilgili
(Tıp) dorsalis
elle ilgili
manual
evlenme ile ilgili
nuptial
festival ile ilgili
festive
göbek (ile ilgili)
(Anatomi) umbilical
göbek (ile ilgili)
omophalic
güncel konularla ilgili
relevant
hacim ölçümüyle ilgili
volumetric
ikametgah ile ilgili
residential
ile ilgili
with respect to
ile ilgili
(with) regard to
ile ilgili
re
ile ilgili
in respect to
ile ilgili
pertaining to
ile ilgili
concerning

Are you aware of anything concerning his past life? - Onun geçmiş yaşamı ile ilgili bir şeyin farkında mısınız?

There is a rule concerning the use of knives and forks. - Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.

ile ilgili
about

On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future. - Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.

I don't know anything about her family. - Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

ile ilgili
with

Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource. - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.

Do you have anything to say with regard to this matter? - Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?

ile ilgili
coupled with
ile ilgili
connected
ile ilgili
apropos
ile ilgili
related to

Firstly, happiness is related to money. - Öncelikle, mutluluk para ile ilgilidir.

Sami read anything related to necrophilia. - Sami, nekrofili ile ilgili her şeyi okudu.

ile ilgili
interested in

Fadil became interested in Islam. - Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.

It seems that he is interested in astronomy. - O, astronomi ile ilgili gibi görünüyor.

ile ilgili
relative to
ile ilgili
over

Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period. - Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.

He got over the shock of his father's death. - Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.

ile ilgili
on
ile ilgili
associated with

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

ilgililer
those concerned
jeodezi ile ilgili
(Askeri) geodetic
kent ile ilgili
urban
kesici dişle ilgili
incisal
kuzey kutbu ile ilgili
(Coğrafya) arctic
mantar (ile ilgili)
fungal
metre ile ilgili
metrical
metre ile ilgili
metric
mide (ile ilgili)
(Tıp) gastric
ordu ile ilgili
(Askeri) military
sindirim sistemi ile ilgili
(Tıp) gastrointestinal
solunum (ile ilgili)
(Tıp) respiratory
strateji ile ilgili
(Askeri) strategical
tilki (ile ilgili)
vulpine
tiyatro sanatı ile ilgili
drama
tohum (ile ilgili)
germinal
yasa koyma ile ilgili
(Ticaret) legislative
yazı işleriyle ilgili
clerical
yuva ile ilgili
nidal
yıldız ile ilgili
stellar
zirve (ile ilgili)
climactic
çiçek (ile ilgili)
(Tekstil) floral
özel ders ile ilgili
tutorial
ilgili
hot

Our guide misinformed us about the location of the hotel. - Rehberimiz bize otelin yeriyle ilgili yanlış bilgi verdi.

ilgili
appertaining
ilgili
assignor
ilgililer
they

They are related to colonization. - Onlar sömürgecilikle ilgililer.

They're interested in swimming. - Onlar yüzme ile ilgililer.

kılla ilgili
capillary
armoni ile ilgili olan
which is related to harmony
dinle ilgili
about religion
düş ile ilgili, hayalî
about falling, dream
eleştirimcilikle ilgili olan
eleştirimcilik that are related to
evren bilimiyle ilgili, kozmolojik
about the science of the universe, the cosmological
hayatla ilgili
about life
hristiyanlıkla ilgili dinî kuruluş
Christian religious organizations concerned with
ilgili
relevant of
ilgili
relate to
ilgili
of interest
ilgili makama
to the responsible department
ilgili olma durumu, mensubiyet
be about status, affiliation
ilgili olmak
refer
ilgili olmak
appertain, apply
ilgili olmak
bound up with
ilgili olmak
be interested in
ilgili olmak
pertain, be pertinent to
ilke ile ilgili
principles related to
karayla, toprakla ilgili, karasal
with black, territorial, terrestrial
kazaklara özgü olan, kazaklarla ilgili olan
peculiar to Jersey, which is associated with sweaters
kromozomlarla ilgili
on chromosome
sayın ilgili
to whom it may concern
suyla ilgili, suya ilişkin
related to water, water-related
sınıfla ilgili
related classifications
tevrat ve incille ilgili
about the Torah and the Bible
vatan sevgisi ile ilgili şiirler
poems about love and devotion to one's country
veterinerlikle ilgili
veterinary
özbeklere özgü olan, özbeklerle ilgili olan
which are peculiar to Uzbek, Uzbek is associated with
afganistan ile ilgili
Afghan
afrika ile ilgili
African
agnostisizm ile ilgili
agnostical
agnostisizm ile ilgili
agnostic
ahlak kuralları ile ilgili
casuistical
ahlâk kuralları ile ilgili
casuisticly
akli faaliyetle ilgili
noetic
akraba katili ile ilgili
parricidal
alkaloid ile ilgili
alkaloid
alpler ile ilgili
alpine
alt deriyle ilgili
dermal
alşimi ile ilgili
alchemic
amazonlar ile ilgili
Amazonian
amca ile ilgili
avuncular
amca ile ilgili olarak
avuncularly
ameliyat ile ilgili
operative
amonyak ile ilgili
ammoniac
ana katilliği ile ilgili
matricidal
anlama ile ilgili
noematic
anne tarafıyla ilgili
enatic
antikalarla ilgili
antiquarian
anüs ile ilgili
anal
apostoller ile ilgili
apostolic
arabalarla ilgili
automotive
arabistan ile ilgili
Arabian
arilerle ilgili
Aryan
aristokrasi ile ilgili
aristocratic
arıcılıkla ilgili
apiarian
arşidük ile ilgili
archdukal
astroloji ile ilgili
astrologic
astımla ilgili
asthmatic
at üstünde mızrak oyunu ile ilgili
tilting
atalarla ilgili
atavistic
ateş ile ilgili
pyretic
atinalılarla ilgili
Attic
atlas okyanusu ile ilgili
Atlantic
atletlerle ilgili
athletic
atomculuk ile ilgili
atomistic
atomculuk ile ilgili olarak
atomistically
atomla ilgili
atomic
atomlarla ilgili
atomistic
atomlarla ilgili olarak
atomistically
avrupa ile ilgili
Continental
ayak bileği ile ilgili
tarsal
ayin ile ilgili
ritual
ayinle ilgili
liturgical
ayinle ilgili
liturgic
ağaç ile ilgili
arboreous
aşı ile ilgili
vaccinal
bahçe ile ilgili
horticultural
bakterisit ile ilgili
bactericidal
bakteriyle ilgili
bacterial
bakteriyoloji ile ilgili
bacteriological
baküs ile ilgili
Bacchic
baltık dilleriyle ilgili
Baltic
banyo ile ilgili
balneal
baron ile ilgili
baronial
basilikos ile ilgili
basilisk
batı ile ilgili
western
Türkisch - Türkisch
alakalı

Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

ilgili
İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik: "Tütün piyasası ile ilgili hesapların bir ucu, yine elindeydi."- N. Cumalı
ilgili
İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alâkalı, alâkadar, müteallik
Englisch - Türkisch

Definition von i̇lgili im Englisch Türkisch wörterbuch

misafirlikle ile ilgili sözler
misafirlik komşular arasında sohbet amacıyla yapılan bir tür geliş gidiş
i̇lgili
Favoriten