i̇le

listen to the pronunciation of i̇le
Türkisch - Englisch

Definition von i̇le im Türkisch Englisch wörterbuch

ile
with

Wisdom does not automatically come with age. - Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

ile
and

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

Four armed men held up the bank and escaped with $4 million. - Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.

gökyüzü ile ilgili
celestial
gelgit ile ilgili
tidal
peçe ile örtmek
veil
ile
via

Bringing terrorism to an end via the economy was a most wise policy. - Terörü ekonomi ile sona erdirmek en akıllıca politikaydı.

Can I pay here via Kontaktlos? - Burada Kontaktlos ile ödeme yapabilir miyim?

ile
because of

Fadil's children went to live with their grandparents because of the mental state of their mother. - Fadıl'ın çocukları, annelerinin zihinsel durumu nedeniyle büyükanne ve büyükbabaları ile birlikte yaşamaya başladılar.

Abraham got into a fight with Joseph because of Lucy. - Abraham, Lucy için Joseph ile kavga etti.

ile
(Bilgisayar) using

They can communicate using hand signs. - Onlar el işaretleri kullanarak iletişim kurabilirler.

To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses. - Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.

ile
by means of

We communicate by means of language. - Biz dil vasıtasıyla iletişim kurarız.

ile
associated with

He has always associated with large enterprises. - O her zaman büyük işletmeler ile ilişki kurmuştur.

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

ile
as a result of, owing to, by, because of: Necibe'nin seyahatten vazgeçmesiyle her şey altüst oldu. Everything's been upset by Necibe's deciding not to go on the trip. Dikkatsizlikle tekneyi karaya oturttu. He ran the boat aground through carelessness
ile
withal
ile
with, having the possession of: Bengi, Almanya'ya amcasının rızasıyla gitti. Bengi went to Germany with her uncle's consent
ile
(in certain set expressions) I hope you .../Have a ...!/May you ...: Selametle gidin. Have a safe trip! Bunu afiyetle ye. I hope you enjoy eating this. Devletle! Good luck!
ile
with, showing: Dikkatle dinlemedi. He didn't listen attentively. Odadan hiddetle çıktı. He went out of the room in a fury
ile
by
ile
cum

Your face covered with cum. - Yüzün meni ile kaplı.

ile
and: Erol'la Mertol altıda geldiler. Erol and Mertol came at six. Bu olay İngiltere ile Fransa arasındaki ilişkileri etkilemez. This incident won't affect relations between England and France. Ev ile sokak arasında bahçe var. There's a garden between the house and the street
ile
with, by means of; by: Arabayla gidemedik. We couldn't go by car. Onu kaşığınla ye! Eat that with your spoon! Hepsini on bin liraya aldım. I bought the lot for ten thousand liras. Çok çalışmakla bunu bitirebilirsiniz. You can finish this if you work hard
ile
with; by; and; by means of
ile
by (with units of measure): Onları kiloyla sattık. We sold them by the kilo
ile
used with an infinitive to specify the nature of an activity: Sevinç yaz tatilini okumakla geçirdi. Sevinç spent her summer vacation reading. Bir deneme yazmakla meşgul. He's busy writing an essay. Bunu yapmakla büyük bir hata işlemişim. It seems that by doing this I've made a big mistake
ile
with, together with: Azize, Ali'yle gitti. Azize went with Ali
ile
together with

Some furniture is put together with glue. - Bazı mobilyalar tutkal ile monte edilir.

I stuck two sheets of paper together with paste. - Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.

ile
on
ile
upon, on, when; at the moment of; at the time of: Sabahla dünya bambaşka göründü. When morning came the world looked completely different. Ayten'in evden ayrılmasıyla çocuklar çıldırdı. On Ayten's leaving the house the children went wild
ile ilgili
regarding

The members of the family had grave doubts regarding the explanation they received from the army. - Aile üyelerinin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

The family had grave doubts regarding the explanation it received from the army. - Ailenin ordudan alınan açıklama ile ilgili ciddi şüpheleri vardı.

başı ile onaylamak
nod
ile birlikte
along with

Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce. - Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.

Go along with the crowd. - Kalabalık ile birlikte gidin.

planör ile uçma
glide
başarı ile sona erdirme
(Hukuk) achievement
balta ile kesmek
chop
delgeç ile delmek
punch
ile ilgili
relevant to

The content of his speech is not relevant to the subject. - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.

kalem ile makyaj yapmak
pencil
karakalem ile çizmek
pencil
karın ile ilgili
abdominal
hile ile yönetmek
rig
meslek ile ilgili
vocational
çit ile çevirmek
fence
kösele ile kaplamak
leather
acele ile
hurriedly
acele ile yapmak
race
akıl ile
intellectually
açık artırma ile satmak
auction off
babil ile ilgili
Babylonian
beyin ile ilgili
cerebral
britanya ile ilgili
British
bu vesile ile
hereby

I hereby declare the opening of the Olympic Games. - Bu vesile ile Olimpiyat Oyunlarının açılışını ilan ediyorum.

burnu ile eşelemek
root
daktilo ile yazmak
type
dua ile defetmek
exorcize
el hareketleri ile konuşmak
gesture
gözyaşı ile ıslanmış
tear-stained
iki ile çarpmak
duplicate
inek çiçek hastalığı ile ilgili
vaccine
kader ile ilgili
weird
kanca ile tutunmak
grapple
kanca ile yakalamak
hook on
kara ile çevrili liman
basin
kavrama ile ilgili
cognitive
kira ile tutmak
hire
konu ile ilgili
germane
kriko ile kaldırmak
jack

You'll have to jack up the car. - Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.

kürk ile kaplamak
fur
küçümseme ile davranmak
condescend
makine ile yapmak
machine
manivela ile açmak
prize
oksijen tüpü ile dalış
scuba diving
olta ile balık tutan kimse
angler
planör ile uçma
gliding
projektör ile aydınlatmak
floodlight
projektör ile aydınlatılmış
floodlit
saygı ile selâmlamak
salute
standart yapılan eşya ile ilgili
utility
telif hakkı ile korumak
copyright
telif hakkı ile korunan
copyright

These and perhaps other sentences need to be removed from the corpus. They are from a copyrighted book. - Bunlar ve belki diğer cümleler derlemeden çıkarılmalı.Onlar telif hakkı ile korunan bir kitaptan.

This was a translation of copyrighted material, so I deleted it since copyright owners have the right to control derivative works. - Bu, telif hakkı ile korunan bir materyalin çevirisiydi, bu yüzden telif hakkı sahiplerinin türetilmiş çalışmaları kontrol etme hakkı olduğu için onu iptal ettim.

testere ile kesilmiş
sawed
testere ile yapılan çentik
kerf
testis ile ilgili
testicular
yolu ile
via
zaman aşımı ile hak kazanmak
prescribe
zaman aşımı ile kazanılan hak
prescription
zaman aşımı ile kazanılan hak
positive prescription
zaman aşımı ile kazanılmış
prescriptive
zekâ ile
intellectually
zoka ile balık avlamak
spoon
çekici ile çekmek
tow
şahdamarlar ile ilgili
carotid
el ile işletmek
manipulate
ile ilgili
of
keçe ile kaplamak
felt
(toka/kopça ile) tutturmak
buckle
acele ile
hastily
acele ile
in a stew
acele ile
in a sweat
acele ile yazma
scrawling
aile ile ilgili
domestic
akraba ile cinsel ilişki
incest
anne (ile ilgili)
maternal
anne sütü ile beslenme
(Tıp) breast feeding
avrupa ile ilgili
european
baba (ile ilgili)
paternal
bademcik (ile ilgili)
(Anatomi) tonsillar
basil (ile ilgili)
(Biyoloji) bacillary
bel ile ilgili
(Tıp) lumbar
belediye/kent ile ilgili
municipal
besin (ile ilgili)
pabular
birbiri ile uyumlu
match
burgu ile delmek
wimble
bütün hızı ile
in full career
cenin (ile ilgili)
foetal
ceza ile ilgili
penal
deri ile ilgili
(Denizbilim) dermal
derin endişe ile
with deep concern
dorsum ile ilgili
(Tıp) dorsalis
düzenli sıra ile yolunda
in order
el ile
man

Can you drive manual? - El ile sürebilir misin?

el ile
(Bilgisayar) hand held
el ile arama
(Bilgisayar) manual dial
el ile besleme
(Bilgisayar) manual feed
el ile ilerle
(Bilgisayar) manual advance
el ile ilerleme
(Bilgisayar) manual advance
el ile işleme
(Ticaret) manipulation
el ile muayene
palpation
el ile vurmak
smack
el ile yanıt
(Bilgisayar) manual answer
el ile yapılan
(Ticaret) manual
el ile yazılmış metin
(Kimya) manuscript
el ile çalışan
(Ticaret) manual
el ile çalışan aygıtlar
(Bilgisayar) manual devices
el ile örülmüş
hand knitted
elektro erozyon ile işleme
(Mekanik,Teknik) electrical discharge machining
evlenme ile ilgili
nuptial
festival ile ilgili
festive
gemi ile göndermek
(Askeri) ship
göbek (ile ilgili)
omophalic
göbek (ile ilgili)
(Anatomi) umbilical
hile ile kabul ettirmek
impose upon
hile ile kabul ettirmek
impose on
ikametgah ile ilgili
residential
ile birlikte
hand in hand with
ile birlikte
as soon as
ile birlikte
associated with
ile birlikte
(deyim) in common with
ile birlikte
(Dilbilim) in company with
ile birlikte
although
ile birlikte
apart from
ile birlikte
no sooner ... than
ile ilgili
coupled with
ile ilgili
with

Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource. - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.

On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future. - Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.

ile ilgili
connected
ile ilgili
about

I don't know anything about her family. - Onun ailesi ile ilgili hiçbir şey bilmiyorum.

It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you. - O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.

ile ilgili
concerning

There is a rule concerning the use of knives and forks. - Bıçak ve çatal kullanımı ile ilgili olarak bir kural vardır.

The existing law concerning car accidents requires amending. - Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir.

ile ilgili
pertaining to
ile ilgili
apropos
ile ilgili
associated with

Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle. - Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.

ile ilgili
related to

Several studies, related to the temperature increase in the city, have already been published. - Şehirde sıcaklık artışı ile ilgili birkaç çalışma zaten yayınlandı.

Sami read anything related to necrophilia. - Sami, nekrofili ile ilgili her şeyi okudu.

ile ilgili
interested in

Fadil became interested in Islam. - Fadıl, İslam ile ilgili hale geldi.

They're interested in swimming. - Onlar yüzme ile ilgililer.

ile ilgili
in respect to
ile ilgili
with respect to
ile ilgili
relative to
ile ilgili
re
ile ilgili
on
ile ilgili
(with) regard to
ile ilgili
over

He got over the shock of his father's death. - Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.

Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period. - Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.

iskonto ile
at a discount
izni ile
by permission of
jeodezi ile ilgili
(Askeri) geodetic
kahkaha ile gülmek
snort
kahkaha ile gülmek
roar
kent ile ilgili
urban
kereste ile desteklemek
(Marangozluk) timber
kira ile tutmak
rent
kira ile vermek
farm
kredi ile
on credit
kredi ile
(Ticaret) on loan
kullanma ile aşınma
(Tekstil) wear and tear
kuzey kutbu ile ilgili
(Coğrafya) arctic
mantar (ile ilgili)
fungal
matkap ile delik açmak
drill
matkap ile delmek
punch
mengene ile sıkıştırma
(İnşaat) clamping
mengene ile sıkıştırmak
clamp
metre ile ilgili
metric
metre ile ilgili
metrical
mevduat ile borçların farkı
(Ticaret) deficiency
mide (ile ilgili)
(Tıp) gastric
nem ile eriyebilen
(Tıp) deliquescent
netice itibarı ile
as a consequence
olta ile tutmak
hook
omuz ile itmek
shoulder
ordu ile ilgili
(Askeri) military
oybirliği ile verilmiş
unanimous
parmak baston vb ile dürtmek
poke
referans ile çağrı
(Bilgisayar) call by reference
sevgilisi ile kaçmak
elope
silgi ile silmek
erase
sindirim sistemi ile ilgili
(Tıp) gastrointestinal
siper ile kuşatmak
entrench
solunum (ile ilgili)
(Tıp) respiratory
sopa ile dövmek
cudgel
sopa ile vurmak
bludgeon
sopa ile vurmak
bat
sopa ile vurmak
club
strateji ile ilgili
(Askeri) strategical
sureti ile
by means of
sıra ile
turn and turn about
sıra ile
turn about
sıra ile
end to end
sıra ile
successively
sıra ile
in succession
sıra ile
(Bilgisayar) end-to-end
takoz vb ile sıkıştırmak
wedge
testere ile kesilmiş
(İnşaat) saw cut
testere ile kesme
sawing
tilki (ile ilgili)
vulpine
tiyatro sanatı ile ilgili
drama
tohum (ile ilgili)
germinal
toka ile bağlamak
buckle
Türkisch - Türkisch
ilen
ile
Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarar
ile
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, işteşlik, beraberlik, araç, sebep veya durum anlatan cümleler yapmaya yarar
ile
öbek
ile
Bazı soyut isimlere getirilince durum bildiren zarflar oluşturur
ile
Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, sebep veya durum anlatan cümleler yapmaya yarar: "Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz."- Ö. Seyfettin
Englisch - Türkisch

Definition von i̇le im Englisch Türkisch wörterbuch

ile
(Tıp) (o) İleum
misafirlikle ile ilgili sözler
misafirlik komşular arasında sohbet amacıyla yapılan bir tür geliş gidiş
i̇le
Favoriten