He forced the natives to witness the execution of their relatives.
- O, yerlileri akrabalarının idam edilmelerine tanık olmaya zorladı.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
Dan's death sentence was commuted to life in prison without parole.
- Dan'in idam cezası şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse çevrildi.
Tom will probably be convicted and executed.
- Tom muhtemelen mahkûm edilecek ve idam edilecek.
Charles I of England was executed by guillotine.
- İngiltere'nin Charles I'i giyotin ile idam edildi.
The criminal was sent to the gallows.
- Suçlu idam sehpasına gönderildi.