I'm not interested in hearing any more of your theories.
- Teorilerinden bir tane daha işitmekle ilgilenmiyorum.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
- Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
- Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
I don't want to hear any more excuses.
- Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
Touch an animal to hear its sound.
- Sesini işitmek için bir hayvana dokunun.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
Please read it aloud so that everyone can hear.
- Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.
The main reason kids tell lies is to avoid getting into trouble.
- Çocukların yalan söylemesinin ana nedeni azar işitmekten kaçınmaktır.
I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
- Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
Tom can hardly hear without his hearing aid.
- Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.