She gave a lift to a co-worker.
- O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.
Sami needed a few co-workers to assist.
- Sami yardımcı olacak birkaç iş arkadaşına ihtiyaç duydu.
This is Tom, my colleague.
- Bu Tom, iş arkadaşım.
His colleagues gave him a present when he retired.
- O ,emekli olduğu zaman iş arkadaşı ona bir hediye aldı.
The coworker claimed he had missed the bus.
- İş arkadaşı otobüsü kaçırmış olduğunu iddia etti.
Tom saw Mary flirting with a coworker.
- Tom Mary'nin bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.
Tom's self-confidence was shattered after his boss dressed him down in front of his workmates.
- Tom'un öz güveni, patronu iş arkadaşlarının yanında kendisini haşlayınca kırıldı.
My boyfriend and I were workmates.
- Erkek arkadaşım ve ben iş arkadaşlarıydık.
They are collaborators.
- Onlar iş arkadaşıdırlar.