I have a gut feeling that that won't happen.
- Onun olmayacağına dair içgüdüsel bir hissim var.
I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
- Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.
I trust your ability to know what to do instinctively.
- İçgüdüsel olarak ne yaptığını bilme yeteneğine güveniyorum.
Tom reacted instinctively.
- Tom içgüdüsel olarak tepki gösterdi.