He tortured a prisoner.
- O bir hükümlüye işkence etti.
They tortured the prisoner first and then killed him.
- Onlar, tutukluya önce işkence ettiler ve sonra onu öldürdüler.
There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
- Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
Stop torturing me. What did she say?
- Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?