işaretleri

listen to the pronunciation of işaretleri
Türkisch - Englisch
markings

This dog breed has very special markings. - Bu köpek ırkının çok özel işaretleri var.

plural form of marking
Most but not all lanterns were marked for the railroad that bought them Typically these are initials, which are in some instances obvious or well known indicators of the railroad and in other instances more difficult to identify For example "A T & S F Ry " is definitely the Atchison, Topeka & Santa Fe Railway but "M RR" could be any of a number of railroads Complicating the picture is the fact that some of the manufacturers (or workers on the production line) were not always scrupulously careful about ensuring that the markings were completely accurate Many (but not all) globes were also either etched or cast with railroad markings as well, and the same identification problems apply here In some instances, a set of initials simply remains ambiguous as to the real railroad reference, but this gives collectors another thing to talk about
the pattern of colouration on a particular animal
Marked permanently on utensil or on removable label Marked permanently on utensil or on removable label
The physical markings on a product indicating the country of origin where the article was produced
Letters, numbers and other symbols placed on cargo packages for easier identification
Spots, blotches, speckles, scrawls, or lines of colour applied to the eggshell while in the oviduct
plural of marking
The true sensitivity of information They are used in CMWs
işaret
marker

I need three markers. - Üç tane işaretleyiciye ihtiyacım var.

işaret
cue

Tom doesn't understand social cues. - Tom sosyal işaretleri anlamıyor.

işaret
{s} signal

The policeman signaled me to stop. - Polis durmam için işaret etti.

He signaled that I should follow him. - O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.

işaret
mark

The answer was marked wrong. - Cevap yanlış işaretlendi.

What does this mark mean? - Bu işaret ne anlama geliyor?

işaret
{i} token
işaret
{i} sign

He signaled that I should follow him. - O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.

I can't see the road signs in this fog. - Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.

işaret
{i} trace
işaret
{i} gesture

Tom gestured Mary to go ahead. - Tom Mary'nin önde gitmesi için işaret etti.

Tom gestured for Mary to sit down. - Tom Mary'nin oturması için işaret etti.

işaret
glimpse
işaret
indication

There was no indication that anything was wrong. - Bir şeyin ters gittiğine dair hiçbir işaret yoktu.

Her slurred speech was an indication that she was drunk. - Onun geveleyerek konuşması onun sarhoş olduğunun bir işaretiydi.

işaret
{i} indicator
işaret
{i} earmark
işaret
{i} signature
işaret
badge
işaret
{i} touch

The old German mail carrier did not want to touch the package marked gift. - Yaşlı Alman posta taşıyıcı hediye işaretli pakete dokunmak istemedi.

beden işaretleri
body language
burç işaretleri
the signs of the zodiac
işaret
landmark

Are there any landmarks? - Doğal sınır işaretleri var mı?

işaret
(Tıp) label
işaret
flag
işaret
marking

The teacher is busy marking papers. - Öğretmen kağıtları işaretlemekle meşgul.

There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's. - Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.

işaret
(Bilgisayar) mark with
işaret
stamp
işaret
precursor
işaret
bookmark
işaret
(Matematik) notation
işaret
reference mark
işaret
singe
işaret
colour
işaret
vestige
işaret
portent
soru işaretleri
question marks
işaret
harbinger
işaret
hint
işaret
spark
işaret
tittle
işaret
denotation
işaret
pledge
işaret
motion

I motioned to her not to smoke. - Ona sigara içmemesini elle işaret ettim.

Tom motioned for Mary to enter. - Tom Mary'nin girmesi için el ile işaret etti.

işaret
prognostic
işaret
stencil
işaret
semeion
işaret
score
işaret
augury
işaret
beacon

The advent of the euro is the beacon for the new millennium. - Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.

noktalama işaretleri
Punctuations marks
noktalama işaretleri
(Dilbilim) Punctuation marks
aksan işaretleri
accents
grid işaretleri
(Askeri) grid ticks
hece işaretleri listesi
(çin) syllabary
ivedilik işaretleri
(Telekom) emergency signals
işaret
chop
işaret
character
işaret
graph
işaret
logotype
işaret
index

He grabbed the butterfly with his thumb and index finger. - O, başparmak ve işaret parmağıyla kelebeği yakaladı.

My index finger was suddenly itchy. - İşaret parmağım birden kaşındı.

işaret
logo
işaret
clew
işaret
gesture, signal
işaret
symbol
işaret
ensign
işaret
device
işaret
clue
işaret
distinguishing mark
işaret
sign, indication; mark; signal
işaret
foretoken
işaret
note
işaret
{i} representation
işaret
diacritic
işaret
mort
işaret
monomark
işaret
{i} symptom
işaret
pressmark
işaret
{i} prognostication
işaret
caret
işaret
kenning
işaret
nod

A nod is a sign of agreement. - Bir baş sallama bir onay işaretidir.

Tom signaled Mary with a nod. - Tom başını sallayarak Mary'ye işaret etti

işaret
{i} tick
işaret
segno
mors alfabesi işaretleri
dots and dashes
noktalama işaretleri
punctuation

The punctuation in this text is all wrong. - Bu metindeki noktalama işaretleri tamamen yanlış.

You must be more careful about spelling and punctuation. - Yazım ve noktalama işaretleri konusunda daha dikkatli olmalısınız.

nota işaretleri
sol fa syllables
nota işaretleri
sol fa
rütbe işaretleri
insignia
sesli işaretleri koymak
vowelize
seçim işaretleri
(Bilgisayar) selection marks
televizyon işaretleri
television signals
trafik işaretleri
traffic signs
trafik işaretleri dikme
posting signs
Englisch - Englisch

Definition von işaretleri im Englisch Englisch wörterbuch

noktalama işaretleri
Punctuation marks
Türkisch - Türkisch

Definition von işaretleri im Türkisch Türkisch wörterbuch

noktalama işaretleri
Noktalama işaretleri, duygu ve düşüncelerin daha açık ifade edilmesi, tümcenin yapısı ve duraklama noktalarını belirlemek, okuma ve anlamayı kolaylaştırmak , sözün vurgu ve ten gibi özelliklerini belirtmek üzere kullanılan işaretlerdir
işaret
Anadolu da sessiz ve sözsüz oyunlara veriLen ad
işaret
El, yüz hareketleriyle gösterme
işaret
Belirti, gösterge, levha, tabela, alamet
işaret
Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im
işaret
El, yüz hareketleriyle gösterme: "Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor."- R. H. Karay
noktalama işaretleri
Cümle veya yan cümledeki türlü ögeleri birbirinden ayırmaya yarayan, nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti, parantez vb. işaretler
trafik işaretleri
Trafiği düzenlemek amacıyla gerekli yerlere konulan özel işaretli levhaların tümü
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Ist: Doğrudan doğruya olmadan, hatırlatma suretiyle verilen emir. (Münasebat-ı tevafukiye eğer taaddüt etse ve ayrı ayrı cihetinden bir hâdiseye muvafık gelse, hem bilhassa makama mutabık, hem bilhassa kelâmın mânâsına muvafık ve müeyyid olsa, o muvafakat o vakit işaret derecesine çıkar. Evet muzaaf münasebet, işarettir. M.)
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi bir vasıta ile (el, göz, kaş veya parmakla) göstererek bildirmek
İŞARET
(Osmanlı Dönemi) Nişan, alâmet, belli bir iz
İşaret
im
İşaret
bel
İşaret
(Osmanlı Dönemi) DELALET
İşaret
sim
işaretleri
Favoriten