This water isn't drinkable.
- Bu su içilebilir değil.
Is tapwater drinkable in Australia?
- Avustralya'da musluk suyu içilebilir mi?
He studied interior decoration.
- O, iç dekorasyon eğitimi aldı.
She has aspirations to become an interior decorator.
- Onun iç dekaratör olma özlemleri var.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
The Government's domestic policy was announced.
- Hükümetin iç politikası açıklandı.
There's a button on the inner side of the door.
- Kapının iç tarafında bir buton var.
I had my wallet stolen from my inner pocket.
- İç cebimden cüzdanımı çaldırdım.
Tom is bleeding internally.
- Tom'un iç kanaması var.
We dissected a frog to examine its internal organs.
- Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
Someone pushed me inside.
- Biri beni içeri itti.
The doctor used X-rays to examine my stomach.
- Doktor midemi incelemek için X-ışınları kullandı.
They took Tom to the hospital to have his stomach pumped because he ate something poisonous.
- Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.
Tom sometimes wears sunglasses indoors.
- Tom bazen içerde güneş gözlüğü takar.
I stayed indoors because it rained.
- Yağmur yağdığı için evde kaldım.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
- Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He drank a great swig from the bottle.
- O, şişeden büyük bir yudum içti.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.
She will be back within a week.
- O bir hafta içinde geri dönecek.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
- Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Europeans love to drink wine.
- Avrupalılar şarap içmeyi sever.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
- Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
John drank many bottles of wine.
- John birçok şişe şarap içti.
The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
- Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
You need to look inward.
- İçeriye bakman gerek.
Tom doesn't have the guts to do that.
- Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
No one seems to have the guts to do that anymore.
- Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
It prevented a civil war.
- Bu bir iç savaş engelledi.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
- İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
- Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
- Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
2005 was a bad year for music sector. Because Kylie Minogue caught breast cancer.
- 2005, müzik sektörü için kötü bir yıldı. Çünkü Kylie Minogue meme kanserine yakalandı.
I'd like to have a test for breast cancer.
- Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
- Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
Tabiat, her sayfasında mühim muhteva sunan yegâne kitaptır.
- Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.
- Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.