The box contains a Mesopotamian statue.
- Kutu bir Mezepotamya heykeli içermektedir.
This dictionary contains about 40,000 headwords.
- Bu sözlük yaklaşık 40.000 madde başı sözcük içermektedir.
Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
- E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
- İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
I addressed the envelope containing the invitation.
- Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
Parenthood involves totalitarianism.
- Ebeveynlik totaliterliği içerir.
Investing in stocks involves risk.
- Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.
This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
- Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
This amount includes tax.
- Bu tutar vergi içermektedir.
The uncut version of the DVD only included one extra scene.
- DVD'nin kesilmemiş versiyonu sadece bir tane ekstra sahne içeriyordu.
The list included Tom.
- Liste Tom'u içeriyordu.
The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523.
- İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.