içeride

listen to the pronunciation of içeride
Türkisch - Englisch
in
(ülke) up
1. (being) inside; indoors; in the interior; inland. 2. (Konuşma Dili) in jail, in prison. 3. in debt
within

He was surprised to hear a cry from within. - İçeriden bir çığlık duyduğuna şaşırmıştı.

inland
inside

It's too sunny to stay inside. - İçeride kalmak için çok güneşli.

It was an inside job. - İçeriden birinin yardımıyla işlenmiş bir suçtu.

within doors
with in
inwardly
içeri
in
içeride kalmak
keep in
içeride olmak
(Konuşma Dili) 1. to be in jail, be in the clink. 2. to have lost (a certain amount of money), be out (a certain amount of money); to be in debt
içeri
{s} indoor

We spent all day indoors. - Biz bütün günü içeride geçirdik.

We are eating breakfast indoors. - Biz içeride kahvaltı ediyoruz.

içeri
indoors

Do you wear shoes indoors? - İçeride ayakkabı giyer misin?

I prefer to stay indoors. - Ben içeride kalmayı tercih ederim.

içeri
clink
içeri
(Bilgisayar) outset
içeride tut
kept in
içeride tut
keep in
içeri
go inside
İçeri
come inside
bir içeride bir dışarıda olan
in and out
içeri
(moving) in, inside, within; indoors; into the interior; inland: Feriha içeri girdi. Feriha went inside. Büyük İskender ordusunu içeri yürütmeye karar verdi. Alexander the Great decided to march his army into the interior
içeri
inside, interior; clink, the cooler, the nick, the can" " kodes; in, inside, to the inside
içeri
within

The school is within walking distance of my house. - Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.

Tom should be here within fifteen minutes. - Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.

içeri
(a person's) true self, heart, soul
içeri
(Konuşma Dili) jail, prison
içeri
inside, interior, inner part: Evin dışı çirkin, fakat içerisi güzel. The house's exterior is ugly, but its interior is attractive
içeri
inner, interior, inside: içeri daire the inner apartment
Türkisch - Türkisch

Definition von içeride im Türkisch Türkisch wörterbuch

içeri
Hapishane
içeri
Gönül, yürek
içeri
İç yana, iç yana doğru
içeri
İç yüzeyde, iç bölümde olan
içeri
Belirtilen durumunda, iç, iç yüzey. İç yüzeyde, iç bölümde olan. İç yana, iç yana doğru: "İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi."- P. Safa
içeri
Belirtilen durumunda, iç, iç yüzey
içeri
İç yan, iç bölüm
içeri
in
içeride
Favoriten