içerdiği

listen to the pronunciation of içerdiği
Türkisch - Englisch
(Bilgisayar) containing
(Bilgisayar) contains

Have you noticed that the word 'problem' contains the word 'poem'? - 'Problem' kelimesinin 'şiir' kelimesini içerdiğini fark ettiniz mi?

Malnutrition occurs when a person's diet contains too few or too many nutrients. - Kötü beslenme bir kişinin diyetinde çok az ya da çok besin içerdiği zaman oluşur.

içer
comprise
içer
{f} involved
içer
contain

The suitcase contained nothing but dirty clothes. - Valiz kirli çamaşırlardan başka bir şey içermiyordu.

In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola. - Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.

içer
involve

I'm sure there's an option that doesn't involve a bribe. - Rüşvet içermeyen bir seçenek olduğuna eminim.

Investing in stocks involves risk. - Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.

içer
include

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

This amount includes tax. - Bu tutar vergi içermektedir.

içer
{f} included

The shopping list included a gallon of milk. - Alışveriş listesi bir galon süt içeriyordu.

The exam included mathematics, physics and chemistry. - Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.

içer
comprising

The Kalmar Union, comprising Sweden, Denmark and Norway, broke apart in 1523. - İsveç, Danimarka ve Norveç'i içeren Kalmar Birliği, 1523'te ayrıldı.

içerdiği
Favoriten