Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than her.
Keşke daha zeki olsaydım.
- I wish I were clever.
Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
- I wish you would shut the door when you go out.
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
- I wonder what it feels like to be rich.
Onu kim icat etti acaba?
- I wonder who invented it.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
- I think everyone looks back on their childhood with some regret.
Bence o, öneriyi kabul etmeyecektir.
- I think he won't accept the proposal.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.
Bu fotoğrafı Tom'un çektiğine eminim.
- I bet Tom took this photo.
Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
- I bet Tom would be a good teacher.
Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
- I got it, so no bullshit, okay?
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım sizin için işler yolunda gidiyordur.
- I hope things have been going well for you.
Umarım sınavlarda mezun olurum.
- I hope to graduate at the exams.
Umarım kötü bir şey olmaz.
- I hope something bad doesn't happen.
Umarım ünlü biri benim şarkılarımdan birini çalar.
- I hope someone famous sings one of my songs.
Üzgünüm, seni seviyorum.
- I'm sorry, I love you.
Hepsinin içinde en çok seni seviyorum.
- I love you the best of all.
Sorunun ne olduğunu anlıyorum.
- I see what the problem is.
Niçin oraya gitmek istemediğini anlıyorum.
- I see why you don't want to go there.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.
- I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue.
Galiba bu kırmızı kazağı giyeceğim.
- I think I will wear this red sweater.
Galiba mektubun şu kitabın altında.
- I think your letter is under that book.
Sanırım, biri kapıyı çalıyor.
- I think someone is knocking at the door.
Sanırım Tom'a bir şey olmuş olabilir.
- I think something may have happened to Tom.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Tom, buraya gel, seni istiyorum.
- Tom, come here, I want you.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Mary'nin bize yaptığı akşam yemeğine minnettar olmuş gibi mi yapsam acaba?
- I wonder if I should just pretend to appreciate the dinner that Mary made for us.
Garajda sana ihtiyacım var.
- I need you in the garage.
Yarın sana ihtiyacım var.
- I need you here tomorrow.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Evet. Ben de öyle düşünüyorum.
- Yeah. I think so, too.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Kalmaya itirazım yok.
- I don't mind staying.
Yürüyüşe itirazım yok.
- I don't mind walking.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.