Filmi görmek istiyorum.
- I want to see the movie.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Hatalarına rağmen seni gittikçe daha çok seviyorum.
- I love you all the more for your faults.
Ben seni onun sevdiğinden daha çok seviyorum.
- I love you better than he.
Keşke daha zeki olsaydım.
- I wish I were clever.
Keşke uyarılarını dinleseydim.
- I wish I had listened to your warnings.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Değişim öğrencileri bu kulübe katılabiliyor mu acaba?
- I wonder if exchange students can join this club.
Onu işittiğime üzüldüm.
- I am sorry to hear that.
Bence o, öneriyi kabul etmeyecektir.
- I think he won't accept the proposal.
Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
- I think Tom and Mary are too young to get married.
Dave'in yeni arabası için epeyce para ödediğine bahse girerim.
- I bet Dave paid a pretty penny for his new car.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
- I bet Tom would be a good teacher.
Eminim her şey yoluna girecek.
- I bet all will turn out well.
Tamam, sanırım anladım.
- OK, I think I got it.
Sanırım onu doğru anladım.
- I think I got it right.
Umuyorum ki,Japonya anayasaya göre hareket edecek.
- I hope that Japan will abide by its Constitution.
Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.
- I hope you have a good trip.
Umarım kaza geçirmemiştir.
- I hope he hasn't had an accident.
Umarım kötü bir şey olmaz.
- I hope something bad doesn't happen.
Umarım biri bizi kurtarmak için gelir.
- I hope someone comes to rescue us.
Seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum.
- I love you and I want to marry you.
Çirkinsin ama seni seviyorum.
- You're ugly... but I love you.
Niçin oraya gitmek istemediğini anlıyorum.
- I see why you don't want to go there.
Amacını anlıyorum, Tom.
- I see your point, Tom.
Kanımca Tom'un çok iyi bir işi yok.
- I think Tom doesn't have a very good job.
Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.
- I think you will have done all the work soon.
Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.
- I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue.
Galiba mektubun şu kitabın altında.
- I think your letter is under that book.
Galiba beş senedir evliler.
- I think they have been married for five years.
Sanırım Tom'a çok kötü bir şey oldu.
- I think something terrible has happened to Tom.
Sanırım bir şey yanlış.
- I think something's wrong.
Başka kız arkadaş istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want another girlfriend. I want you.
Başka birini istemiyorum. Seni istiyorum.
- I don't want someone else. I want you.
Acaba evrende yalnız mıyız diye merak ediyorum.
- I wonder if we're alone in the universe.
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
- I wonder if Mr. Oka will teach English.
Garajda sana ihtiyacım var.
- I need you in the garage.
Yarın sana ihtiyacım var.
- I need you here tomorrow.
Ben emin değilim ama sanırım öyle.
- I'm not certain, but I think so.
Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.
- Mm-hm. I think so too.
Ah ..... evet, ben öyle düşünüyorum.
- Uh.....yes, I think so.
Onu senin için yapmaya itirazım yok.
- I don't mind doing that for you.
Kalmaya itirazım yok.
- I don't mind staying.
Ben eyaletler arasındayım.
- I'm on the interstate.
Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
- The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
It ill beseemes a knight of gentle sort, / Such as ye haue him boasted, to beguile / A simple mayd, and worke so haynous tort, / In shame of knighthood, as I largely can report.