The antiques my father left when he died turned out to be nothing but worthless junk.
- Babamın öldüğünde bıraktığı antikalar değersiz hurdalardan başka bir şey değildi.
We should scrap the whole thing.
- Her şeyi hurdaya ayırmamız gerekir.
The government plans to scrap some of the older planes.
- Hükümet bazı eski uçakların hurdaya ayırmayı planlıyor.
The Web is a big junkyard.
- Web kocaman bir hurdalıktır.
Let's get rid of this junk.
- Bu hurdadan kurtulalım.