Yüzlerce ailenin evi yakılmıştı.
- The homes of hundreds of families were burned.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
- I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Yüzlerce kuş gözüme ilişti.
- I caught sight of hundreds of birds.
Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.
- Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas.
O, yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce öldü.
- He died a few days before his hundredth birthday.
Yüzüncü doğum gününde birkaç gün içerisinde öldü.
- He died within a few days of his hundredth birthday.
Overall, the top a hundred and seventy-five executives at the companies.
... When you have hundreds or thousands of people who are living together, ...
... and France has been discussed for hundreds of years. ...