İngiliz mizahını anlamıyorum.
- I don't understand British humour.
Onun mizahı çok duygusuz.
- His humour is very deadpan.
Tom kesinlikle mizah duygusuna sahip gibi görünüyor.
- Tom certainly seems to have a sense of humor.
Mizah duygum olmadığı için, o beni küçümsüyor.
- She looks down on me for not having a sense of humor.
Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.
- Our teacher has a wonderful sense of humor.
O espri ile öyle söyledi.
- He said so with humor.
Onu eğlendirsek iyi olur.
- We'd better humor him.
Onları eğlendirsek iyi olur.
- We'd better humor them.
Tom'u neşelendirsek iyi olur.
- We'd better humor Tom.
Son birkaç gündür Jane sessiz ve keyifsizdir.
- For the past few days Jane has been quiet and out of humor.
Tom espri anlayışım olmadığını söyledi.
- Tom said I had no sense of humor.
Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.
- Our teacher has a wonderful sense of humor.
Almanların espri anlayışı yok mu? Bunu komik bulmuyorum!
- Germans have no sense of humour? I don't find that funny!
Tom'un asıl problemi onun espri anlayışının olmamasıdır.
- Tom's main problem is he has no sense of humour.
Esprisiz insanlar çiçeksiz çayırlar gibidir.
- People with no humour are like meadows without flowers.
Almanların espri anlayışı yok mu? Bunu komik bulmuyorum!
- Germans have no sense of humour? I don't find that funny!
He treated the sensitive subject with enough humor that no one was offended.
I know you don't believe my story, but humor me for a minute and imagine it to be true.
For some days a fistula lacrymalis had come into my left eye, which discharged an humour, when pressed, that portended danger.
I know you don't believe my story, but humour me for a minute and imagine it to be true.
For some days a fistula lacrymalis had come into my left eye, which discharged an humour, when pressed, that portended danger.
He was in a particularly vile humour that afternoon.