human being

Englisch - Türkisch

Definition von human being im Englisch Türkisch wörterbuch

İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil. - On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.

İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı. - Human beings succeeded in flying into space.

insan

İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil. - On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.

İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir. - Language changes as human beings do.

beşer

merdüm

köle

Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir. - Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.

abd

İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir. - Language changes as human beings do.

İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil. - On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.

human beings

insanlar

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir. - All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.

İnsanlar, bunun farkında olsun veya olmasın, sürekli mutluluk ararlar. - Human beings, whether they realise it or not, continually seek happiness.

Englisch - Englisch

Definition von human being im Englisch Englisch wörterbuch: A person; a large sapient, bipedal primate, with notably less hair than others of that order, of the species Homo sapiens; Another, extinct member of the genus Homo; person, human; A human being is a man, woman, or child. A human; any living or extinct member of the family Hominidae
human beings: plural form of human being
A human being: human
human beings: all of the inhabitants of the earth; "all the world loves a lover"; "she always used `humankind' because `mankind' seemed to slight the women"