Bununla birlikte, sağduyu bize kolay bir çözüm olmadığını söylüyor.
- Common sense tells us, however, that there is no easy solution.
Herkesin kendi düşüncesini söyleme hakkı vardır. Bununla birlikte, bazen o fikrin ne olduğunu kimseye söylememek daha iyidir.
- Everybody has a right to his own opinion. However, sometimes it's better not to tell anybody what that opinion is.
Yine de, fikrine katılamıyorum.
- I can't, however, agree with your opinion.
Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.
- It was raining. However, they still went on their school trip.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Ona bir köpek aldı. Ancak, o köpeklere alerjisi vardı, bu yüzden birine vermek zorunda kaldı.
- She bought him a dog. However, he was allergic to dogs, so they had to give it away.
Nasıl olursa olsun, ben hatalıyım.
- However that may be, I am wrong.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Her halükârda istisnalar vardır.
- There are exceptions, however.
Tom ve Mary başlangıçta birbirlerini sevmediler ama sonunda iyi arkadaş oldular.
- Tom and Mary didn't like each other at first. However, they eventually became good friends.
Cümle doğru ama onu farklı bir biçimde ifade edebilirdim.
- The sentence is correct, however, I would word it differently.
Konser kısaydı. Hâlbuki, çok iyiydi.
- The concert was short. However, it was very good.
Hamlet muhtemelen evlenmek istemiyordu.Sadece bir Hamlet vardı fakat ondan hoşlanan bir sürü insan var.
- Hamlet probably didn't want to get married. There was only one Hamlet, however there are many people like him.
Tom Mary'den hoşlanmıyor. Ama onun ondan hoşlanıp hoşlanmadığı özellikle onun umurunda değil.
- Tom doesn't like Mary. However, she doesn't particularly care whether he likes her or not.
Güzel. Gel gör ki, geç kalıyorum ve kısa tutman gerek.
- Fine. However, I'm running late and you need to keep it brief.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Her nasılsa, Japon lisem hakkında en fazla fark ettiğim şey öğrenciler tarafından öğretmenlerine gösterilen büyük saygıydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
Nasıl gidersek gidelim, yediye kadar oraya varmalıyız.
- However we go, we must get there by seven.
Ne kadar çok çalışırsan çalış, onu yapamayacaksın.
- However hard you may try, you will not be able to do it.
Ne kadar denesem de,ona asla yetişemem.
- However hard I try, I can never catch up with him.
However clear you think you've been, many questions will remain.
However did you do that?.
Do it however you want.
He told me not to do it; however, I did it.
However much you prepare for the exam, there will still be a few questions on which you won't be sure of the answer.
I would enjoy running, only I have this broken leg.
... If however, it's buried in a footnote, ...
... however in the spring in the fall ...