Takriben senin yaşındayız.
- We are about your age.
O, takriben benimle aynı yaştadır.
- She's about the same age as I am.
Tom hemen hemen senin kadar uzun.
- Tom is just about as tall as you are.
Hemen hemen her şeye alışabilirim.
- I can get used to just about anything.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta.
- Tom is about the same age as me.
Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
- I don't know about things like that.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.
Bahçenin etrafında yüksek bir duvar vardı.
- There was a high wall about the garden.
Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor.
- A high wall stands all about the garden.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Tom, Vikingler'in dünya tarihine etkileri üzerine beş dakikalık bir sunum yaptı.
- Tom gave a five-minute presentation about the influence of the Vikings on world history.
Kitabım buralarda bir yerde ama üstüne varamıyorum.
- My book is floating about here somewhere but I just can't find it.
Buralarda manzara çok güzeldir.
- The scenery about here is very beautiful.
Tom ayağa kalktı ve etrafına baktı.
- Tom stood up and looked about.
Yaşlı adam şapkası için etrafına bakındı.
- The old man looked about for his hat.