Herkes yasadışı yabancılar karşı düşmanca bir tavır aldı.
- Everybody took a hostile attitude toward illegal aliens.
Bu düşmanca bir ortam.
- It's a hostile environment.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Köylüler tarafından düşmanca karşılandık.
- We got a hostile reception from the villagers.
he, I say, could passe into Affrike onely with two simple ships or small barkes, to commit himselfe in a strange and foe countrie, to engage his person, under the power of a barbarous King.
hostile to a sudden change.