Tom'un planı fena halde yanlış gitti.
- Tom's plan went horribly wrong.
Her şey korkunç bir şekilde yanlış gitti.
- Everything went horribly wrong.
Dün gece berbat bir rüya gördüm.
- I had a horrible dream last night.
Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Sen kötü bir insan değilsin.
- You're not a horrible person.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Köydeki insanlar hâlâ Tom'un öldüğü korkunç şekilden bahsediyorlardı.
- People in the village still talked about the horrible way Tom had died.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Kendini çok berbat hissediyor olmalısın.
- You must feel horrible.
The beginning art students displayed their horribly executed paintings with hopeful faces.
Horribly, as he was dying, his eyes reddened.
The man was horribly nice, yet she still wouldn't marry him.