I would have gladly gone abroad during high school, but my parents didn't want me to.
- Lise sırasında hoşnutlukla yurt dışına gitmek isterdim ama ebeveynlerim gitmemi istemezdi.
He will be only too glad to help you.
- Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
He is content with the simple life.
- Basit bir yaşamdan hoşnuttur.
She is not quite content.
- O, tamamen hoşnut değil.
I'm glad you're pleased.
- Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
I thought you'd be pleased.
- Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
I've always been delighted with the chinese culture.
- Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.
She was much delighted at my gift.
- O hediyemden çok hoşnut oldu.
I'm not satisfied either.
- Ben de hoşnut değilim.
I'm not satisfied yet.
- Henüz hoşnut değilim.