hoşnutluk

listen to the pronunciation of hoşnutluk
Türkisch - Englisch
satisfaction

Curiosity killed the cat, but satisfaction brought it back to life. - Merak kediyi öldürdü ama hoşnutluk onu yaşama geri getirdi.

contentment
gratification
content
satisfaction, contentment
contentedness
complacency
(Pisikoloji, Ruhbilim) euphoria
fetch
gladness
hoşnut
contented
hoşnutluk getirmek
to indicate that one is pleased with
hoşnut
{s} glad

I'm glad you're pleased. - Ben senin hoşnut olmandan memnunum.

He will be only too glad to help you. - Sadece ,sana yardım etmekten çok hoşnut olacak.

hoşnut
content

You look very content. - Çok hoşnut görünüyorsun.

Tom certainly looks very content. - Tom kesinlikle hoşnut görünüyor.

hoşnut
pleased

I'm glad you're pleased. - Ben senin hoşnut olmandan memnunum.

I thought you'd be pleased. - Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.

hoşnut
{s} delighted

Tom will be delighted to hear that. - Tom onu duyduğuna hoşnut olacak.

I've always been delighted with the chinese culture. - Çin kültürü ile ilgili her zaman hoşnuttum.

hoşnut
delighted at
hoşnut
contented with
hoşnut
gladsome
hoşnut
gratified
hoşnut
satisfied, glad, pleased, content, contented (with)
hoşnut
satisfied

I'm not satisfied with the structure of this sentence. - Bu cümlenin yapısından hoşnut değilim.

We must keep the customers satisfied. - Müşterileri hoşnut tutmalıyız.

hoşnut
rejoiced at
hoşnut
jolly
hoşnut
bucked
Türkisch - Türkisch
Hoşnut olma durumu
hoşnut
Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan
hoşnutluk
Favoriten