hoşlanmıyorsunuz

listen to the pronunciation of hoşlanmıyorsunuz
Türkisch - Englisch
averse to
hoşlan
enjoy

He enjoyed reading detective stories. - O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.

Felicja enjoys watching TV. - Felicja, TV izlemekten hoşlanır.

hoşlan
care for

I don't care for foreign food. - Ben yabancı yemekten hoşlanmam.

I do not much care for this kind of drink. - Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.

hoşlan
{f} liking

Fred took a liking to Jane and started dating her. - Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.

Mary's boss is a bit too tactile for her liking. - Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.

hoşlanmıyorsunuz
Favoriten