hoşlanılmayan

listen to the pronunciation of hoşlanılmayan
Türkisch - Englisch
antipathetic
Opposed in nature or character; antagonistic
Causing a feeling of antipathy; repugnant
Having or showing a strong aversion or repugnance
{s} full of hatred; full of loathing
Having a natural contrariety, or constitutional aversion, to a thing; characterized by antipathy; often followed by to
having a very strong feeling of disliking or opposing someone or something = hostile antipathetic to
hoşlan
enjoy

Most young adults enjoy going out at night. - Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

We enjoyed singing songs together. - Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.

hoşlan
care for

I don't care for sports. - Sporlardan hoşlanmam.

I don't care for the way he talks. - Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.

hoşlan
{f} liking

Mary's boss is a bit too tactile for her liking. - Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.

Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish. - Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.

hoşlanılmayan
Favoriten