Durdurulamayan bir güç sabit bir cismi vurursa ne olur?
- What happens when an unstoppable force hits an unmovable object?
Saat ikiyi vurur vurmaz yatmaya gideceğim.
- Once it hits two o'clock, I'll go to bed.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.
- Tom swerved off the road to avoid hitting a dog.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için aniden frene bastı.
- Tom suddenly slammed on the brakes to avoid hitting a dog.
Birbirlerini vurmak için silahlarını kullandılar.
- They used their guns to hit each other.
Kediye vurmaktan vazgeç!
- Stop hitting the cat!
Lütfen bana birine çarpmadığını söyle.
- Please tell me you didn't hit somebody.
Tom bir köpeğe çarpmaktan kaçınmak için yoldan çıktı.
- Tom swerved off the road to avoid hitting a dog.
Neyse ki, köpekbalığı ısırığı herhangi bir büyük artere isabet etmedi.
- Fortunately, the shark bite didn't hit any major arteries.
Yıldırım kuleye isabet etti.
- Lightning hit that tower.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü.
- Sami hit Layla with both fists.
Tom Mary'ye vurmak istedi fakat John onu durdurdu.
- Tom wanted to hit Mary, but John stopped him.
Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.
- Tom was lucky that Mary didn't hit him.
Tom oldukça iyi bir smaçör.
- Tom is a pretty good hitter.
Zamanında vuruş olmasaydı, bizim takım oyunu kaybetmiş olurdu.
- If it had not been for his timely hit, our team would have lost the game.
Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu.
- An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.
Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!
- Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists!
Sami iki yumrukla Layla'yı dövdü.
- Sami hit Layla with both fists.
Tom sopayı salladı ve bir tur vuruşu yaptı.
- Tom swung the bat and hit a home run.
Tur vuruşunu kim yaptı?
- Who hit the home run?
bir kızı götürmek.
Onların konseri büyük bir başarıydı.
- Their concert was a big hit.
Yeni film büyük bir başarıydı.
- The new movie was a big hit.
Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.
- I happened along when the car hit the boy.
Şansım varken Tom'u vurmalıydım.
- I should've hit Tom while I had the chance.
Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.
- Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success.
Tom Mary'ye bir taş attı ama bu onu incitmedi.
- Tom threw a rock at Mary, but it didn't hit her.
Kafasına bir taş çarptı.
- A stone hit him on the head.
Hit me.
We hit the grocery store on the way to the park.
The economy was hit by a recession.
Hit him tonight and throw the body in the river.
The hit was very slight.
I'd hit that.
The catcher got a hit to lead off the fifth.
My site received twice as many hits after being listed in a search engine.
You're in big trouble when the shit hits the fan.
... until it hits the side of the Petri dish ...
... And then you're almost like as many hits as ...