hisseli

listen to the pronunciation of hisseli
Türkisch - Englisch
divided into shares
divided into shares; belonging to various people, jointly owned
hisse
share

He sold his shares with a very good profit. - O, hisselerini çok iyi bir karla sattı.

I own 1,000 shares of NTT stock. - NTT Menkul kıymetlerin 1,000 hissesine sahibim.

hisseli, hissedarları olan
shareholding, shareholders who
hisseli. nimetlenmiş. faydalanmı
shareholding. is blessing. faydalanmı
hisse
portion
hisse
lot

I'm feeling a lot better. - Çok daha iyi hissediyorum.

He feels a lot better today. - O bugün çok daha iyi hissediyor.

hisse
{i} holding
hisse
(Ticaret) stake

There are huge interests at stake. - Hissede büyük kârlar var.

hisse
{i} moiety
hisse
{i} allotment

Your allotment is $20. - Senin hissen 20 dolar.

My sister spends a lot of time on her little allotment. - Kız kardeşim onun küçük hissesine çok zaman harcıyor.

hisse
percentage
hisse
desert

Marilla felt deserted by everyone. She could not even go to Mrs. Lynde for advice. - Marilla kendini herkes tarafından terk edilmiş hissetti. Tavsiye için Bayan Lynde'ye bile gidemedi.

Tom felt a little uneasy as he walked down the deserted street in the middle of the night. - Tom gecenin ortasında terk edilmiş sokaktan aşağıya doğru yürürken biraz huzursuz hissetti.

hisse
dividend
hisse
lesson
hisse
moral
hisse
allocation
hisse
kickback
hisse
whack
hisse
part

I'm not feeling particularly hungry. - Özellikle aç hissetmiyorum.

Tom wasn't feeling particularly talkative. - Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.

hisse
dole
hisse
split
hisse
{i} interest

There are huge interests at stake. - Hissede büyük kârlar var.

Tom has a thirty percent interest in the company. - Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.

hisse
stock

In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter. - Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.

In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter. - Tokyo borsasında, yaklaşık 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.

hisse
{i} quantum
hisse
{i} percent

She has a 10 percent interest in the company. - Onun, şirkette yüzde 10'luk bir hissesi var.

Tom has a thirty percent interest in the company. - Tom bu şirkette yüzde otuzluk bir hisseye sahip.

hisse
share, allotted portion, part, lot
hisse
quota
hisse
shareout
hisse
slice
hisse
share, allotted portion, part, lot; moral, lesson
hisse
lesson (learned from observation or reading), special meaning or warning (drawn from something)
hisse
{i} proportion
Türkisch - Türkisch
İçinde birkaç kişinin payı olan, paydaşlı, paylı
HİSSE
(Osmanlı Dönemi) Pay. Nasip. Kısmete düşen kısım. Vârise intikal eden kısım
hisse
Pay
hisse
Bir olaydan çıkarılan ders
hisse
(Osmanlı Dönemi) ortaklık, pay
hisseli
Favoriten