We all missed the imperceptible shake of his head as he tried to warn us without being seen.
She felt uneasy when the children did not come home.
- Çocuklar eve gelmediği zaman huzursuz hissetti.
She was very well before lunch, but felt sick afterward.
- O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
I was not feeling very hungry.
- Çok aç hissetmiyordum.
Sensing danger, he ran away.
- Tehlikeyi hissetti, kaçtı.
Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
- Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
I find it necessary to be able to say what I feel.
- Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.