Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.
- The man dived to the drowning woman's aid.
Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
- The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
- Germs can only be seen with the aid of a microscope.
Onun bize yardım etmeye gelmesini istiyorum.
- I expect him to come to our aid.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
- Advanced countries must give aid to developing countries.
Sevgili bir arkadaşım tarafından desteklendim.
- I was aided by a dear friend.
Onu kendi işinde destekledik.
- We aided him in his business.
Esperanto yabancı dil öğretimi için bir yardımcıdır.
- Esperanto is an aid for teaching foreign languages.
Biz ona parayla yardımcı olduk.
- We aided him with money.
Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
- The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.