The story appears to be true.
- Hikâye doğru görünüyor.
His story may not be true.
- Hikâyesi doğru olmayabilir.
His story may not be true.
- Hikâyesi doğru olmayabilir.
Who told you the story?
- Sana hikayeyi kim anlattı?
Don't expect me to believe such a tall tale.
- Böylesine uzun bir hikayeye inanmamı bekleme.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
Please tell me your version of what happened.
- Lütfen bana ne olduğuyla ilgili senin hikayeni anlat.
Dan's version of the story didn't match the evidence.
- Dan'ın hikaye versiyonu kanıtla eşleşmedi.
Tom and Mary have broken up. That's ancient history.
- Tom ve Mary ayrılıyor. Bu eski hikaye.
Can you tell me your past medical history?
- Bana geçmiş tıbbi hikayeni anlatır mısın?
Sami's story fit Layla's account.
- Sami'nin hikayesi Leyla'nın açıklamasına uyuyor.
He tried writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmaya çalıştı.
I have been busy writing a short story.
- Kısa bir hikaye yazmakla meşgulüm.
Is that story fact or fiction?
- Şu hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
Is that story fact or fiction?
- O hikâye gerçek mi yoksa kurgu mu?
My grandfather tells hundreds of anecdotes.
- Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.