Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir.
- Mount Everest is the world's highest peak.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.
- Stocks hit a new high.
Everest dünyanın en yüksek zirvesidir.
- Mt. Everest is the highest peak in the world.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
Hala yüksek yerlerde arkadaşlarım var.
- I still have friends in high places.
Yüksek ateş, bu hastalığın önemli bir belirtisidir.
- High fever is a prominent symptom of this disease.
O lisede, spor, derslerden daha önemlidir.
- At that high school, sports is more important than academics.
Kansas'taki en yüksek nokta nedir?
- What is the highest point in Kansas ?
Everest Dağı'nın zirvesi dünyadaki en yüksek noktadır.
- Mount Everest's summit is the highest spot in the world.
Cuma gecesi lisede bir dans olacak.
- There will be a dance Friday night at the high school.
Ben liseden beri seni görmedim.
- I haven't seen you since high school.
Tom haberi duyduktan sonra yüksekten uçuyordu.
- Tom was flying high after he heard the news.
Atmosferde ne kadar yüksekte seyahat edersen o kadar az hava vardır.
- The higher in the atmosphere you travel, the less air there is.
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
- How to overcome the high value of the yen is a big problem.
Onun üst üste dört rakibini yenmesi lise takımımıza şampiyonluk kazandırdı.
- His beating four competitors in a row won our high school team the championship.
Siparişinize en büyük önceliği verdik.
- We have given your order highest priority.
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
- How to overcome the high value of the yen is a big problem.
Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
İngiltere'de istihdam oranı rekor düzeyde.
- The UK employment rate is at a record high.
Fransız işsizliği bir rekor yükseklikte.
- French unemployment is at a record high.
Bu arabanın fiyatı çok yüksek.
- The price of this car is very high.
Saç tıraşı olmanın zamanı çoktan geldi.
- It's high time you had a haircut.
Bu iş yüksek derecede yetenek gerektiriyor.
- This work calls for a high degree of skill.
Eroin yüksek derecede bağımlılık yapar.
- Heroin is highly addictive.
Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı.
- Prices have reached a 13-year high.
Everest dağının doruk noktası dünyada en yüksek noktadır.
- The peak of mount Everest is the highest spot in the world.
Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.
- He didn't jump high enough to win a prize.
Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
Ne kadar yükseğe gidersek hava o kadar incelir.
- The higher we go up, thinner the air becomes.
Daha yukarıya giderken hava incelir.
- As you go up higher, the air becomes thinner.
Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
- This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
Egzosfer atmosferin en üst tabakasıdır. 10.000 kilometreye kadar termosferin üstünden uzanır.
- The exosphere is the highest layer of the atmosphere. It extends from the top of the thermosphere up to 10,000 kilometers.
Hiçbir kuş gereğinden çok yükseğe uçmaz, eğer ki kendi kanatlarıyla uçuyorsa.
- No bird soars too high if he soars with his own wings.
Caddenin yukarısındaki lisede Fransızca öğretirim.
- I teach French at the high school up the street.
Biz yukarıya giderken hava incelir.
- As we go up higher, the air becomes thinner.
Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
- Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
Onlar lüks içinde yaşıyorlar.
- They're eating high on the hog.
Milli piyangoyu kazanırsam, lüks içinde yaşayabilirim.
- If I win the lottery, I'll be able to live high on the hog.
Costs have grown higher this year again.
I certainly can't sing that high.
The note was too high for her to sing.
How high above land did you fly?.
That pill gave me a high for a few hours, before I had a comedown.
... highs of one question what are some ways that we can become more involved with ...