Daha yukarıya giderken hava incelir.
- As you go up higher, the air becomes thinner.
Japonya'daki hiçbir dağ Fuji dağından daha yüksek değildir.
- No other mountain in Japan is higher than Mt. Fuji.
Öğretmen Tom'a ona bir C 'den daha yüksek bir şey veremediğini söyledi.
- The teacher told Tom that he couldn't give him anything higher than a C.
Davalı bir üst mahkemeye itiraz edecek.
- The defendant will appeal to a higher court.
It's a great plan, but we'll have to get approval from the higher-ups to proceed.