Her yerde bu kitabı aradık.
- We've searched high and low for this book.
Biz hepimiz eksik belgeleri her yerde aradık ama onlar asla bulunmadı.
- We all searched high and low for the missing documents, but they were never found.
Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.
- They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere.
Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
- A function that is differentiable everywhere is continuous.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
Her tarafta insanlar var.
- We have people everywhere.
Her tarafım kaşınıyor.
- I feel itchy everywhere.
Bunlar her yerde satılıyor.
- These are on sale everywhere.
Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
- A function that is differentiable everywhere is continuous.
Köpeğim her yere benimle birlikte gider.
- My dog goes everywhere with me.
Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili herhangi bir iz bulamadı.
- The police looked everywhere and couldn't find any trace of Tom.