Benden gizlenmeye devam edemezsin, Tom.
- You can't keep hiding from me, Tom.
Şüpheli üç haftadır dağlarda saklanıyordu.
- The suspect was hiding out in the mountains for three weeks.
Tom dağlarda saklanıyordu.
- Tom was hiding in the mountains.
Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.
- Tom thought where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.
Annemin benden bir şey saklayıp saklamadığını merak ediyorum. Bugün beni orospu çocuğu diye çağırdı.
- I wonder if my mother is hiding something from me. She called me a son of a bitch today.
Bu mükemmel bir saklanma yeri.
- This is the perfect hiding place.
Tom saklanmaya gitti.
- Tom has gone into hiding.
Tom'un bir şey gizlemediğini nasıl biliyorsunuz?
- How do you know Tom wasn't hiding something?
Kendini gizlemen işe yaramaz.
- Hiding yourself won't help.
Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to hide his disappointment.
Yüzünü gizlemek istiyorsan, çıplak yürü.
- If you want to hide your face, walk naked.
Saklamak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Saklamak zorunda olduğun bir şeyin var mı?
- Do you have something to hide?
Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
- Thanks for saving my hide.
Saklanmak zorunda değilsin.
- You don't have to hide.
Bir kayanın altında saklanmak istiyorum.
- I want to hide under a rock.
Tom mükemmel bir saklanma yeri bulduğunu düşündü.
- Tom thought he'd found the perfect hiding place.
Yeni bir saklanma yeri bulmam gerekiyor.
- I need to find a new hiding place.
O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
- She tried to hide her mistake from us.
Tom hayal kırıklığını gizlemek için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to hide his disappointment.
Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.
- Tom had nothing to hide.
Onu nereye gizleyeceğini düşünemedi.
- He couldn't think where to hide it.
Gizlenmek için güvenli bir yer bulmamız gerek.
- We need to find a safe place to hide.
Tom gizlenmek zorunda değildi.
- Tom didn't have to hide.
Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
- Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
Saklayacak bir şeyim yok.
- I have nothing to hide.
The blind man, whom he had not been able to cure with the pomade, had gone back to the hill of Bois-Guillaume, where he told the travellers of the vain attempt of the druggist, to such an extent, that Homais when he went to town hid himself behind the curtains of the Hirondelle to avoid meeting him.
... where the diamonds are hiding. ...