I really can't understand modern sculpture.
- Modern heykeltıraşlığı gerçekten anlayamıyorum.
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
There are statues in the park.
- Parkta heykeller var.
They set up a bronze statue of the hero.
- Kahramanın bronz bir heykelini diktiler.
The children made sculptures out of wire.
- Çocuklar telden heykeller yaptı.
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
The sculptor carved wood into an image of Buddha.
- Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.
There is a glass sculpture in the garden.
- Bahçede cam bir heykel var.
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
I have a collection of stoat figurines.
- Gelincik heykelciklerinden oluşan bir koleksiyonum var.