hesapta

listen to the pronunciation of hesapta
Türkisch - Englisch
of a sort, of sorts
of a sort
of sorts
hesap
account

I will account for the incident. - Ben olay için hesap vereceğim.

My wife keeps the household accounts. - Ev hesaplarını eşim tutar.

hesap
calculation

I've made a mistake in my calculations. - Hesaplamalarımda bir hata yaptım.

I've been doing some calculations. - Bazı hesaplamalar yapmaktayım.

hesapta olan
in the cards
hesapta olan
on the cards
hesapta olmamak
not to plan on, not to figure on (something); not to be part of the plan: Süreyya hesapta yoktu. Süreyya wasn't part of the plan
hesapta olmayan
unlooked-for
hesap
{i} estimate

Isaac Newton was the first person to estimate the mass of the Sun. - İsaac Newton, Güneş'in kütlesini ilk hesaplayan kişiydi.

hesap
score
hesap
count

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
bill

The bill must be paid today. - Hesap bugün ödenmelidir.

The bill added up to three thousand dollars. - Hesap üç bin dolar tuttu.

hesap
computation
hesap
bill, check, tab (in a restaurant, bar, etc.)
hesap
sum
hesap
statement

Statements will be mailed every quarter. - Hesap özetleri her üç ayda bir gönderilecektir.

hesap
sums
hesap
debt
hesap
accounts

I've opened many Facebook and Twitter accounts since 2008. I now have six Facebook accounts and fifteen Twitter accounts. - 2008'den beri bir sürü Facebook ve Twitter hesapları açtım. Şimdi altı Facebook hesabım ve on beş Twitter hesabım var.

My wife keeps the household accounts. - Ev hesaplarını eşim tutar.

hesap
check

Waiter, the check, please. - Garson, hesap lütfen.

Have you checked your calculations? - Hesapları kontrol ettin mi?

hesap
(Ticaret) facility
hesap
(Bilgisayar) calc

A computer can calculate very rapidly. - Bir bilgisayar çok seri şekilde hesaplayabilir.

He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records. - O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

hesap
recital
hesap
(Ticaret) balance

What's my bank balance this month? - Bu ay benim hesap bakiyem nedir?

I'd like to find out my bank balance. - Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.

hesap
tally
hesap
cipher
hesap
calculate

To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth. - Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.

To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth. - Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.

hesap
calculus
hesap
tab

The calculator on the table is mine. - Masadaki hesap makinesi benim.

hesap
accountable to
hesap
calculation, computation
hesap
arithmetic
hesap
(Hukuk) account, bill
hesap
settling
hesap
plan, expectation
hesap
calculating

Primitive calculating machines existed long before computers were developed. - İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

I am calculating my salary. - Maaşımı hesaplıyorum.

hesap
account, financial record
hesap
reckoning
hesap
calculation, calculus, computation; account; bill, check; estimate; arithmetic
hesap
counting

Tom was counting on Mary to help him get ready for the party. - Tom Mary'nin, parti hazırlığı için ona yardım edeceğini hesaplamıştı.

Abacuses are counting devices. - Abaküsler hesaplama aracıdır.

hesap
account, money owed or on deposit
Türkisch - Türkisch

Definition von hesapta im Türkisch Türkisch wörterbuch

hesap
Oranlama, tahmin: "Evdeki hesap çarşıya uymaz."- Atasözü
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü
hesap
"Tutum", "durum" veya "anlayış" anlamına gelir
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu: "Al eline kalemi, şu benim hesapları görüver."- S. F. Abasıyanık. Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Matematiksel işlem
hesap
Tutum, durum, anlayış
hesap
Ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon
hesap
Oranlama, tahmin
hesap
Bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge
hesap
Aritmetik
hesap
Alacaklı veya borçlu olma durumu
hesap
Bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü: "Harbe nasıl, niçin ve ne hesapla girmiştik?."- F. R. Atay
hesapta
Favoriten