herzaman

listen to the pronunciation of herzaman
Türkisch - Englisch

Definition von herzaman im Türkisch Englisch wörterbuch

her zaman
always

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

I always get up at six. - Her zaman altıda kalkarım.

herzaman hesapla
(Bilgisayar) always calc
her zaman
ever

You can't expect me to always think of everything! - Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

her zaman
any time

Please come and see me any time. - Lütfen her zaman beni görmeye gelebilirsin.

You can call me at any time. - Beni her zaman arayabilirsin.

her zaman
for ever

Tom always blames Mary for everything. - Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.

Tom always blames me for everything. - Tom her zaman beni her şey için suçluyor.

her zaman
everytime
her zaman
all the time

On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time. - İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.

He stayed there all the time. - O her zaman orada kaldı.

her zaman
routinely
her zaman
year

With a microwave oven like this, it's always New Year's Eve! - Böyle bir mikrodalga fırınla, her zaman Yılbaşı gecesidir!

There's always next year. - Her zaman gelecek yıl vardır.

her zaman
all times
her zaman
all the while

He kept smoking all the while. - O her zaman sigara içmeye devam etti.

She did nothing but cry all the while. - O her zaman ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

her zaman
invariably
her zaman
in season and out of season
her zaman
forever

It feels like I've known you forever. - Seni her zaman tanıdım gibi geliyor.

He who asks is a fool for five minutes, but he who does not ask remains a fool forever. - Soran beş dakika bir aptaldır fakat sormayan her zaman bir aptal kalır.

her zaman
at any time

You can leave at any time. - Her zaman gidebilirsin.

An accident may happen at any time. - Bir kaza her zaman olabilir.

her zaman
(deyim) for ever and a day
her zaman
every time

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

her zaman
e'er
her zaman
evermore
her zaman
night and day
her zaman
all along

It was you all along, wasn't it? - O her zaman sendin, değil mi?

her zaman
any old time
her zaman
always, for ever, forever, evermore
her zaman
not always
her zaman
each time
her zaman
anytime

I will be glad to help you anytime. - Size yardım etmekten her zaman mutlu olacağım.

You're welcome back anytime. - Her zaman tekrar gelebilirsin.

her zaman
at all times

Mary keeps her laptop with her at all times. - Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.

Pay attention to your surroundings at all times. - Her zaman çevrenize dikkat edin.

Türkisch - Türkisch

Definition von herzaman im Türkisch Türkisch wörterbuch

Her zaman
daima
Her zaman
(Osmanlı Dönemi) YEKSAN
Her zaman
her dem
her zaman
Ara vermeden, sürekli, daima, sık sık
herzaman
Favoriten