Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
- She soon adjusted herself to village life.
O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
- She always comforted herself with music when she was lonely.
O, hastaneye götürüldüğünde kendine geldi.
- She came to herself when she was taken to the hospital.
Bizzat gitmesi gerekli.
- It's necessary for her to go herself.
Oraya bizzat gitmesine gerek yok.
- She doesn't need to go there herself.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
O, sırrı kendine sakladı.
- She kept the secret to herself.
O, kendine iyi bir yemek pişirdi.
- She cooked herself a good meal.
Bunu bir daha asla yapmayacağına dair kendi kendine söz verdi.
- She pledged herself never to do it again.
Maria kendi kendine, çok şanslıyım dedi.
- Maria said to herself, I am very lucky.
Mary dün kendini incitti.
- Mary hurt herself yesterday.
Dans ederken kendini incitti.
- She injured herself while dancing.
Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
- She soon adjusted herself to village life.
O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
- She always comforted herself with music when she was lonely.
Dikkatsizliği sebebiyle kendinden utanıyordu.
- She was ashamed of herself for her carelessness.
O sevinçten kendinden geçmişti.
- She was beside herself with joy.
Kendisini ateşle ısıttı.
- She warmed herself by the fire.
Yeni bir araba satın alması için babasına baskı yaptığında Catherine'nin bir art niyeti vardı; O, arabayı kendisinin sürebileceğini umuyordu.
- Catherine had an ulterior motive when she urged her father to buy a new car. She hoped that she'd be able to drive it herself.
Tom, Mary'ye kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- Tom advised Mary to take better care of herself.
Ben, o kızın kendisine yeni bir görünüm vermek için saçını kestiğini düşünüyorum.
- I think that girl cut her hair to give herself a new look.
Ona söylemedim. O kendi kendine öğrendi.
- I didn't tell her. She found out by herself.
What's herself up to this time?.
She injured herself.
She was injured herself.
... She's a family tree unto herself. ...
... Even before she herself became sick, she was fighting for it; not just for herself, but ...