İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
O kusursuzca anlaşılabilir.
- That's perfectly understandable.
Tom kusursuzca sakin durdu.
- Tom stood perfectly still.
Tom'un tamamen güvenli olacağına sizi temin ederim.
- I assure you Tom will be perfectly safe.
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
- I can understand your position perfectly.
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.