Everyone, without any discrimination, has the right to equal pay for equal work.
- Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
- Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
All the elements of a data structure are public by default.
- Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
A fan page is always public.
- Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
They all laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
They all looked happy.
- Herkes mutlu görünüyordu.
Anyone can do it if they try.
- Bunu herkes yapabilir, denedikleri sürece.
He is richer than anyone else in this town.
- O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
I wanted everyone to get along with each other.
- Herkesin birbiriyle iyi geçinmesini istedim.
Everybody should help each other.
- Herkes birbirine yardım etmeli.
You may give this picture to whoever wants it.
- Bu resmi isteyen herkese verebilirsin.
Sam helps whoever asks him to.
- Sam yardım isteyen herkese yardım eder.
I am as light as a feather, I am as happy as an angel, I am as merry as a school-boy. I am as giddy as a drunken man. A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world.
- Ben tüy kadar hafifim, bir melek kadar mutluyum, bir okul çocuğu kadar neşeliyim. Sarhoş bir adam kadar sersemim. Mutlu bir Noel herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı.
A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world!
- Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!
Thank you one and all.
- Herkese teşekkür ederim.
Anybody and everybody wants to go abroad.
- Herhangi biri ve herkes yurtdışına gitmek ister.
Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
- Herkes bir aydır, ve hiç kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
Tom decided to say nothing until everyone else had given their opinions.
- Başka herkes fikrini söyleyinceye kadar Tom bir şey söylememeye karar verdi.
Shy children never laugh until everyone else does.
- Utangaç çocuklar herkes gülene kadar asla gülmezler.
If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
- Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
Everybody is supposed to know the law, but few people really do.
- Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.
Christopher Columbus, as everyone knows, is honored by posterity because he was the last to discover America.
- Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.
Death is like a race in which everyone tries to finish last.
- Ölüm herkesin sonuncu bitirmek için çalıştığı bir yarış gibidir.