I met her on a certain winter day.
- Herhangi bir kış gününde ona rastladım.
I'm pretty certain I haven't made any mistakes.
- Ben herhangi bir hata yapmadığımdan oldukça eminim.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
Some people don't believe in any religion.
- Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
You have nothing whatever to be embarrassed about.
- Hakkında mahcup olacağın herhangi bir şey yok.
You are under no obligation whatsoever to share this information.
- Bu bilgiyi paylaşmak için herhangi bir zorunluluk altında değilsin.
Sami had no education whatsoever.
- Sami'nin herhangi bir eğitimi yoktu.
Do you have any condoms?
- Herhangi bir prezervatifin var mı?
Can you see anything in there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
Can you see anything in there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
Can you see anything at all there?
- Orada herhangi bir şey görebiliyor musun?
I have Tom's address somewhere.
- Herhangi bir yerde Tom'un adresine sahibim.
Do you feel at home anywhere?
- Herhangi bir yerde evinizdeymiş gibi hisseder misiniz?
His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.