The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
We travelled all over the country.
- Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.
She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
A function that is differentiable everywhere is continuous.
- Ayırdedilebilir bir işlev her yerde süreklidir.
That kind of thing can't be found just anywhere.
- O tür şey her yerde bulunamaz.
His daughter is eager to go with him anywhere.
- Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.
The man is well-known all over the village.
- Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
The branch offices of the bank are located all over Japan.
- Bankanın şubeleri Japonya'nın her yerinde bulunmaktadır.
He left his books all around the house.
- O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
There were flowers all around.
- Her yerde çiçekler vardı.