her yere

listen to the pronunciation of her yere
Türkisch - Englisch
everywhere

The police looked everywhere and could find no trace of Tom. - Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili hiçbir iz bulamadı.

I looked everywhere, but I couldn't find Tom. - Her yere baktım fakat Tom'u bulamadım.

anywhere

Tom seldom walks anywhere. - Tom nadiren her yere yürür.

His daughter is eager to go with him anywhere. - Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.

her yer
everywhere

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere. - Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.

her yer
(deyim) up hill and down dale
her yer
anywhere

They looked everywhere for him, but couldn't find him anywhere. - Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.

His daughter is eager to go with him anywhere. - Kızı onunla her yere gitmeye hevesli.

her yer
everyplace
her yer
every place
her yer
all over

We travelled all over the country. - Biz ülkenin her yerinde seyahat ettik.

He had bruises all over after the fight. - Uçuştan sonra her yerde morlukları vardı.

her yer
all around

There were flowers all around. - Her yerde çiçekler vardı.

He left his books all around the house. - O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.

her yer
every place, everywhere
her yere
Favoriten