Tom bought them each a camera.
- Tom onların her birine bir kamera satın aldı.
He gave money to each of his sons.
- O, oğullarının her birine para verdi.
She treated each of us to an ice cream.
- O, her birimize bir dondurma ikram etti.
The tickets are 1,000 yen each.
- Biletlerin her biri 1.000 yen.
Each one of us should do his best.
- Her birimiz elinden geleni yapmalı.
Each one is responsible for his own actions.
- Her biri kendi eylemlerinden sorumludur.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
I am master of all the birds in the world, and have only to blow my whistle and every one will come to me.
- Ben dünyadaki tüm kuşların efendisiyim ve sadece düdüğüme üflemek zorundayım ve her biri bana gelecektir.
Every one of her songs was a hit.
- Onun şarkılarından her biri bir liste başıydı.
Every one of us is more or less interested in art.
- Her birimiz az çok sanatla ilgilenmektedir.
I gave them one thousand yen each.
- Onların her birine bin yen verdim.
Each person paid one thousand dollars.
- Her biri bin dolar ödedi.
The tickets cost 20 yen apiece.
- Biletlerin her biri 20 Yen.