She always looks pale.
- O hep soluk görünüyor.
He was always drinking in those days.
- O, o günlerde hep içki içiyordu.
Tom and I fight all the time.
- Tom ve ben hep kavga ederiz.
If the universe is full of stars, why doesn't the light from all of them add up to make the whole sky bright all the time?
- Evren yıldızlarla doluysa, neden onların hepsinden gelen ışık tüm gökyüzünü sürekli parlatmıyor?
Every time I read this novel, I find it very interesting.
- Ne zaman bu romanı okusam bana hep çok ilginç gelir.
I've waited forever for this day to come.
- Hep bugünün gelmesini bekledim.
And they all lived happily ever after.
- Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
Why would you ever want to work on Wall Street?
- Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
Thank you, everybody. Thank you so much.
- Hepinize teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.
This is an omnivorous species.
- Bu hepçil bir türdür.
Wolverine is omnivorous.
- Porsuk bir hepçildir.
All those who take up the sword shall perish by the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
He is the heaviest of us all.
- O hepimizin en ağırıdır.