My uncle gave him a present.
- Dayım ona bir hediye verdi.
My uncle gave him a present.
- Amcam ona bir hediye verdi.
Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
- O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
She meant this gift for you.
- Bu hediye sizin için.
There are many souvenir shops in the old city.
- Eski şehirde birçok hediyelik eşya mağazaları vardır.
Is there any souvenir shop around here?
- Bu çevrede bir hediyelik eşya dükkanı var mı?
The boxes are gifts. What do they contain?
- Kutular hediyedir. Onların içinde ne var?
I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.
- Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım.